NİTELİKLİ VE EĞİTİMLİ TOPLUMUN EKONOMİYE ETKİSİ 23 Ekim 2023, 13:57
NİTELİKLİ VE EĞİTİMLİ TOPLUMUN EKONOMİYE ETKİSİ
Mert KAYA
Öz
Eğitimli ve nitelikli bir toplumun Ekonomik ve sosyal etkisini veriler ve istatistikleri ile ele alacağımız bu makale siyasi ve ideolojik yorumlar yerine pragmatik ve akılcı bir şekilde ilerleyecektir. Mevcut eğitim sisteminin gençlere ve Türkiye’ye sosyal ve ekonomik verdiği zararları, rasyonel bir eğitim sistemine geçmemiz gerektiğinin gerekli ve ne denli önemli olduğunu belirtilecektir. Nitelikli bir toplumun doğrudan işleyiş ve üretime etkisi büyük orandadır. Türkiye’de dışarıya Nitelikli insan göçünün son zamanlarda popülasyon kazanıp, on binlerce nitelikli genç ülkeyi terk etmesi bunu kötü etkilemektedir. Yumuşak ve modern politikalar, gençlere ve eğitime ayrılan milli gelirden pay yükseltilmesi gibi alınabilecek kararlar ile nitelikli göç oranın önüne geçilmesi ve nitelikli bir toplum oluşturmak için Türkiye’nin lehine olacaktır. Eğitimli bir toplum nitelikli kişilerden oluşup bu nitelik refah, modern ve iyi bir ekonomi olarak döneceği aşikârdır. Ezber ve sınava dayalı olan eğitim sisteminin alacağı değişimlerle uygulamalı ve pratiğe dayalı olmalıdır. Gençlerin global pazar da yer almasının devlet tarafından teşvik edilmesi gittikçe küreselleşen dünya da elzem öneme sahiptir. Ortaöğretim çağından itibaren nitelikli yönetici yetiştiren örnek modellerle bu desteklenmelidir. Refah, modern ve iyi bir ekonomi için eğitimli ve nitelikli bir toplum.
Nitelikli İnsan Kaybı
Doç. Dr. Serim İlday, “En başarılı lisans öğrencilerimizi yurtdışına kaybediyoruz. Konuştuğum öğrencilerin hemen hepsi de politik bunalmadan ötürü gitmek istediklerini dile getiriyorlar. Haklılar. Yurtdışından öğrenci çekemiyoruz. Gelen yabancı öğrencilerin hemen hepsi Orta Doğu, Pakistan ve Afganistan’dan. İşin trajik yanı bizim öğrenciler gibi onların da en başarılıları Avrupa veya Amerika’yı tercih ediyorlar. Lisansüstü programlara başvuran öğrenci profili kalitesi son yıllarda çok ciddi düştü. Bu çok üzücü” şeklinde konuştu. Peki şimdi verilerin bize ne dediğine bakalım... TÜİK verilerine göre 2021 yılında Türkiye’den yurt dışına göç eden kişi sayısı 287 bin 651. Bu rakamın 20-29 yaş grubu 74 bin 761 gibi büyük bir bölümünü oluşturmakta ve çoğu nitelikli, eğitimli halihazırda ekonomiye katkıda bulunabilecek gençlerden oluşmaktadır. 2015’den bu yana nitelikli iş gücünde rakamsal göç artışı devam etmektedir.
Ekonomik etkileri
Rasyonel düşünce yapısından uzaklaşmış oldukça heterodoks yaklaşımlar ekonominin seyrini büyük ölçüde değiştirmiş bilimsel olmayan bu yaklaşım makroiktisadi dengeyi altüst etmiş ve cari açık günden güne artarak Türk lirası büyük ölçüde değer kaybetmiştir. Alım gücünün düşmesi ile birlikte Türkiye’ye de ki bazı meslek gruplarının diğer ülkeler de ki meslektaşlarına nazaran fark büyük ölçüde açılmıştır. Satın alma gücü paritesi (SAGP) göre Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından açıklanan verilerde kişi başına düşen yurtiçi gayrisafi hasıla endeksi 2021 yılına göre AB ortalaması 100' iken Türkiye bunun 31 puan altında kalarak 69 ile 37 ülke arasından 30. Sırada yerini almıştır. Böylelikle gençlerin yurt dışında yoğun bir şekilde mesleğini sürdürme isteği oluşmuştur. Aynı zamanda birçok ülkenin nitelikli işçi kanunu tasarısı da buna teşvik etmiştir.
Nitelikli Toplumun Önemi
Ekonomi ve beyin göçünün istatistiklerini bir arada anlatmamın nedeni bu iki olgunun birbirlerine paralel olmalarıdır. Eğitimli ve nitelikli iş gücü sağlayacak olan vatandaşlarımızı kaybettikçe yeni iş fikirleri, milli gelir ve global pazarda Türkiye’nin bireysel yapılanması sekteye uğrayacaktır. Tek elciler tarafından yönetilen piyasa da rekabet olmayacak ve enflasyon da inmeyecektir. Nicel işçilik oranı artacak global pazar da kaliteli ihracat oranı düşecek ve ucuz işçilik yaygınlaşacaktır “Bilgiye yapılan yatırım en yüksek faizi verir” (Benjamin Franklin) Ülkemizde bilgi birikim açısından zengin olan insanları kaybedersek, nicel olmanın ve niteliğin dengesini yitirirsek, rasyonel eğitim sistemine geçiş yapmazsak gelişmekte olan ülkeler arasında uzun süreler kalıp gelişmiş ülkeler arasına girmemiz bir hayli uzayacaktır. Beyin göçünün önüne geçilmesi için gençlere iş kurmaları teşvik edilmeli. Teşvik adı altında krediler arttırılmalı ayrıca vergi teşvikleri genişletilmelidir. Milli gelirden eğitime ayrılan pay artırılmalı, öğrenci bursları enflasyona yenilmeyecek şekilde düzenlenmelidir. Mezun olan gençlere ilgili bölümden iş kurmaları ve proje yapmaları için isteklendirilmeli, ihracata teşvik edilmelidir. Bunlara ayrılan kaynakların uzun süreçte ülkemize kazanımları artırıp milli üretimi ve global pazar da varlığımızı yükseltecektir.
Eğitim Ekonomi Paralelliği
Eğitimin ekonomik büyümeye katkı oranı birçok araştırmada ortaya çıkmıştır. Bu oranın büyük bir bölümünü işgücündeki eğitim düzeyiyle alakalı olduğu saptanmıştır. Çeşitli ülkeler üzerinde yapılan çalışmalar oranları değişmekle birlikte, eğitimin ekonomik büyümeye anlamlı katkısının olduğunu ortaya koymuştur. Örneğin; İngiltere’de %7, Belçika’da %14, ABD’de %15, Arjantin’de %16 ve Kanada’da ise bu oran %25’e ulaşmaktadır (OECD). Ülkemizde ise bu oran çok daha azdır. OECD raporlarına göre Türkiye ortaöğretim ve yükseköğretim mezunlarının en düşük istihdam oranına sahip olduğu OECD ülkesi. Bunun sebebi en başta ezberci ve sınav, test ağırlıklı nicelik içeren sistem bize nitelikli, geleceğin girişimcilerini kazandırmakta zayıf kalmaktadır. Çoğunluğu ezbere dayanan sistemin azınlık bölümünü uygulama ve pratik oluşturduğundan eleştirel bakabilen, sorumluluk alabilen, yaratıcı, yenilikçi ve kendi meslek gruplarında uygulamalı problem çözebilen, yeni iş fikirleri ile girişimci donanımlı kişiler yetiştirmekte yetersiz kalıyor. Bazı iş kurumlarında ki yönetici kişilerden ilgili bölümden mezun olan kişilerin yetersizliği hakkında yorumlar da söz konusudur. EARGED MEB 21. Yüzyıl öğrenci profili tasarısında genel eğitimin geliştirilmesine yönelik bir çok iyileştirme bulunsa da tamamıyla uygulamaya koyulmamıştır. Bunun dışında eğitime katılım oranı yeterli değildir. Türkiye’de 18-24 yaş aralığındaki nüfusun yüzde 59,9’u eğitim görmüyor ve eğitim görmeyen nüfusun sadece yüzde 27.7 aktif olarak herhangi bir işte çalışıyor “Bir toplumdaki eğitim düzeyinin yükselmesi, emeğin niteliğini artırarak üretim kapasitesini artırır. Emeğin niteliğindeki artış, insan sermayesine yatırım yoluyla gerçekleştirilebilir. O halde insan gücünün eğitim düzeyinin yükselmesi ile ekonomik büyüme arasında bir ilişki vardır (Erdoğan, 2006).” Eğitim düzeyi artıkça üretimde ki kalite de paralel olarak artmakta olduğunu gözlemlenmiştir. Nitelikli güç ve geleceğin istihdam sağlayacak kişilerini yetiştirmenin ekonomik refah seviyemize büyük ölçüde etki sağlayacaktır. “Ekonomik kalkınma, üretimi artıracak teknolojinin gelişmesi, doğal kaynakların ve sermayenin en iyi ve akılcı bir şekilde kullanılması ile mümkündür. Bunu sağlayan ise eğitilmiş insan gücüdür.
Eğitimin Tarihe Ve Topluma Etkisi
Günümüzde çok değerli bir doğal kaynak olan petrolün bulunduğu birçok ülke, yetişmiş insan gücüne sahip olmadığı için bu kaynaklarından yeterince yararlanamamaktadır. Buna karşı, doğal kaynakları çok sınırlı olan Almanya ile Japonya yetişmiş insan gücü sayesinde sahip oldukları kıt kaynaklardan en iyi biçimde yararlanarak ekonomik yönden büyük gelişme göstermişlerdir (Fidan ve Erden, 1991).” Osmanlı’ da Şehzadeler 11 veya 15 yaşına kadar aldıkları donanımlı teorik ve temel eğitimlerin ardından, saltanat sırası kendilerine gelinceye kadar pratik eğitim için büyük sancaklara gönderiliyorlar, buralarda uygulamalı yönetimi test ediyorlardı. Fakat 17. Yüzyılda 1. Ahmed ile Kafes sistemi gelerek Saltanat varisleri 10 yaşına kadar temel eğitim aldıktan sonra şimşirik denilen dairelerde kapalı alanda yaşamlarını sürdürmüştür. Böylelikle pratik eğitimden uzak kalan varisler tahta geçtiklerinde bir hayli zorlandıkları söylenir. Hatta Osmanlı’nın zayıflamasında bu politikanın payı olduğunu düşünen kişi sayısı da az değildir. Burada eğitim ve uygulamalı pratik eğitimin önemini anlıyoruz. Örnek gösterilen Finlandiya eğitim sisteminde Öğrenciler eğitim esnasında kendi öğrenme hızlarında ilerlerler ve öğrenciler bu bilgilerden herhangi bir not almaz. Günlük 4 saatlik eğitim ile temel eğitimini ezbere ve pratikten uzak test ağırlıklı değil, toplu sınavlar yerine öz değerlendirme sınavları ile çocukların yaratıcılıklarını genişlettiği özgür bir alan tanımlar. Yaratıcı ve sorun çözebilen nitelikli vatandaşlar yaratmanın en iyi yollarından biri öğrenciye zaman tanımak ve kendisini keşfetmesini sağlamaktır. Böylelikle herkesten maksimum verim alınabilir. Peki zengin bir ülke gelişmiş sayılabilir mi? Suudi Arabistan dünyanın en büyük ikinci petrol rezervi ve altıncı en büyük gaz rezervine sahiptir. Krallık, son derece yüksek İnsani Gelişme Endeksi ile Dünya Bankası tarafından yüksek gelirli bir ekonomi ve G20’nin büyük ekonomileri arasında yer alan tek Arap ülkesi olarak sınıflandırılıyor ama bunlara rağmen gelişmiş ülkeler statüsünde değil gelişmekte olan ülkeler statüsündedir. Bunun en büyük nedeni eğitimli yeterli insan gücünün olmayışıdır. Bu yüzden gelişmiş ülkeler globalleşmekte ve milli üretimde sorun yaşamıyorken sermayesi olan zengin az gelişmiş ülkeler milli üretim, ithalat yerine sadece kendilerini oyalayacak dış yatırımları tercih edip, bir ülkeden ziyade bireysel yatırımcı politikaları uygularlar. Türkiye’nin en büyük sorunlardan biri Cari açıktır. Tabii ki nitelikli iş gücüne ihtiyacımız var ama istatistikler gösteriyor ki dünya baz alındığında Türkiye de bireysel girişimcilerin global pazarda varlığı oldukça azdır. Dünya çapında markalaşma ve ülkemize döviz getirerek üretimi artırıp nitelikli üretimle Türk malı prestijini artırıp ucuz işçilik yerine nitelikli işçilikle birleştirilip devlet tarafından da bu gibi girişimler desteklenmeli ve şu anki girişimcilik bölümünün patron olmak yerine diğer tüm bölümler gibi sadece çalışan olmaya sevk etmekten çok öteye gidememiştir. Buna dair iş sahibi olup, bir iş kurmak, yönetmek, ve kendi işinin patronu olmasını sağlayacak eğitim modelleri yaratılıp bu kişilerin istihdam sağlayıp ayrıca ülkemizde ki cari açığın giderilmesine çok katkı da bulunacaktır.
Girişimcilik Eğitiminin Önemi
Patron yetiştirmek, yetiştirilen öğrencilerin bir iş kurma, ve kurulan işi geliştirmenin niteliğini kazandırma, problemlerin üstesinden gelme, bulunduğu ortamın şartlarını iyi ölçüp pragmatik davranma, akılcı düşünce,yaratıcı ve becerikli binlerce genç patron yetiştirmeyi hedef almalıdır. Junior Achievement İnternational programı kapsamında girişimciliği ele alarak gençlere patron olmanın ilk mentalitesini aşılayarak nasıl iş adamı olunur'u öğretiyor. 1999’den itibaren Türkiye'deki şubesi faaliyete olan Junior Achievement International programı, şu anda 108 ülkede uygulanıyor. Türkiye’de bu programı alan 20 okul, 11 eğitim parkında tam 2 bin 800 öğrenci var. Programa dahil olan bir çok gencin mevcut şirket kurma ve yönetme başarıları olsa da destek beklenen yeterlilikte olmamıştır. Gittikçe küreselleşen dünya'da Ekonomik Globalleşmenin, Türkiye de kurulan şirketlerin yurt dışında markalaşmasının, ihracatın önemi gittikçe artmaktadır. Yeni genç girişimcilerin yetiştirilmesi elzem öneme sahiptir. 1999 yılında faaliyete geçen Küresel Girişimcilik Endeksi (GEM) ülkelerin girişimcilik potansiyelini ölçerek, hem kendi içlerinde hem de dünya ülkelerini birbirileri ile karşılaştırarak grafikler sunar. Türkiye araştırmaya 2006 yılında katılmış olup, girişimcilik potansiyeli yüksek ülkeler arasında gösterilmiştir. Bu verilere dayanarak Türkiye'de küresel girişimciliğin farkındalığının artırılması, geliştirilmesine yönelik kamuya ve politika yapıcılara önerilerde bulunmuştur. Küreselleşme sürecinin ülkeler, topluluklar ve işletmeler üzerinde ki etkilerini açıklayan belirli göstergeler vardır. Bu göstergelerden ilki ticaretin serbestleşerek tüm dünya üzerinde yaygınlaşması ve bunun sonucu rekabetin ülke sınırlarını aşması, bölgesel entegrasyonların ve bölge içi ticaretin gelişmesi olarak ortaya çıkmıştır. İkinci unsur teknolojik gelişmelerle ortaya çıkan internet ve e-ticaretin artmasıdır. Böylece bilgi ve finansman akışı tüm dünya üzerinde gerçekleşmiştir. Bu süreç üretiminde küreselleşmesinde rol oynamıştır. Son unsur ise giderek genişleyen ve etkisi artan finansal piyasalarla birlikte artan uluslararası ticaretteki hızdır. Bu gelişmeler sonucu serbest rekabete dayalı piyasa ekonomileri ortaya çıkmasıyla uluslararası rekabete ayak uyduramayan ülkelerde ekonomik krizlerin meydana gelmesiyle bu ülkelerin dünya ticareti içinde ki payı da olumsuz etkilenmiştir (Karabıçak, 2002: 122). 2021 yılı itibariyle ihracat yapan firma sayısı 96.158'e yükselmiştir. 225 milyar USD ihracat ile de Türkiye en çok ihracat yapan 30. ülke olmuştur. Yüksek potansiyele sahip olan Türkiye Dünyanın en kalabalık 18. Ülkesidir. Milli Eğitim Bakanlığı'nın örgün eğitim istatistiklerine göre Türkiye'de örgün eğitimde (resmi+ özel) 18 milyon 85 bin 943 öğrenci bulunmaktadır. Nüfusun ve eğitimin girişimcilik ve global ticarete ilgisinin çok fazla olduğu gözlenmemiştir. Türkiye dünya ihracat sıralamasında ilk 20'ye ulaşamamaktadır. GEM 2010 yılı raporunda Türkiye ekonomisinin eşsiz değer yaratarak küresel seviyeye ulaşabilecek yüksek etkili girişimlere ihtiyacı olduğundan bahsedilmiş ve yüksek etkili girişimlerin anahtarı olarak girişimcilik gösterilmiştir. (Karadeniz, 2010- 7) Devlet, kamu ve özel sektör olarak girişimler başlatılmalı, giderek küreselleşen dünya'da uluslararası Ticarette genç nüfusumuzun önemli bir rol almasını sağlamalıdır. Buna yönelik uygulamalı ve pratik ve gözlem içeren eğitim modelleri ele alınmalı, üniversitesi öğrencileri bilinçlendirilmeli, devlet proje ve desteklerini genişletmelidir.
Sonuç
Globalleşen dünya ‘da güçlü bir şekilde yer almak için Türkiye olağan tüm potansiyelini kullanmalıdır. Nicel işçilik yerine nitelikli işçilik programları başlatılmalı, bu kapsamda kamu adına bir çok düzenleme getirilerek Türk malına prestij getirilmelidir. Ezbere dayanan, test ve sınav ağırlıklı sistemden vazgeçilmelidir. Uygulama ve pratik içeren, ideolojilerden uzak, akılcı sistemler kurulmalıdır. Uzun ders programları yerine öğrencilerin kendilerini keşfetmeleri için alan tanınmalı ve çeşitli aktivitelerle bu açığa çıkarılmalıdır. Genel ezbere sınavlardan çok kişiye özgü yetenek sınav modelleri geliştirilmeli, bunlar üniversiteler üzerinde uygulanmaya başlanmalıdır. Üniversitelerde eğitim kalitesi artmalı, bunun için devlet özel kurumlar kurmalı ve eğitimin kalitesi iyileştirilmelidir. Gittikçe küreselleşen dünya da global pazar gençlere çeşitli eğitim programları ile tanıtılmalı, gençlerin ilgisini çekmek için çeşitli teşvikler yapılmalıdır. Girişimcilik ve yurt dışı pazar eğitimi ortaokulda aşılamaya başlanmalı, genç iş adamları başlıklı projeler başlatılmalı ve geniş teşviklerle devlet bunu desteklemelidir. KOSGEB adı altında yapılan destekler her ne kadar esnaf ve küçük işletmelere pozitif etki etse de ihracat alanında istenilen ilgiliyi yakalayamamış olduğu cari açık oranları ile sabittir. Sonuç olarak devlet, kamu ve özel sektör olarak girişimler başlatılmalı, giderek küreselleşen dünya’da uluslararası ticarette genç nüfusumuzun önemli bir rol almasını sağlamalıdır. Buna yönelik uygulamalı ve pratik ve gözlem içeren eğitim modelleri ele alınmalı, üniversitesi öğrencileri bilinçlendirilmeli, devlet proje ve desteklerini genişletmelidir. Milli gelirden eğitime ayrılan pay artırılmalı, öğrenci bursları enflasyona yenilmeyecek şekilde düzenlenmelidir. Mezun olan gençlere ilgili bölümden iş kurmaları ve proje yapmaları için isteklendirilmeli, ihracata teşvik edilmelidir. Gençlerin tecrübe kazanması için özel ve kamu olarak istihdam sağlanmalı özel sektörlere vergi indirimleri gibi primlerle desteklenmelidir. Bunlara ayrılan kaynakların uzun süreçte ülkemize kazanımları artırıp milli üretimi ve global Pazar da varlığımızı yükseltecektir. Refah, medeniyet, iyi bir ekonomi için Nitelikli Toplum.
Kaynakça
T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı- İhracat ve İthalat Yapan Firma Sayıları 2021
EUROSTAT (SAGP) TÜİK Satın alma gücü paritesi 20 Haziran 2023 Saat : 12:00 Sayı: 49757
Milliyet gazetesi Büyüyünce patron olacağım 21.01.2002 - 00:00
TÜİK Uluslararası Göç İstatistikleri, 2021
The Independentturkish Doç. Dr. Serim İlday 15 Nisan 2022 12:52
KARABIÇAK, M. (2002). “Küreselleşme Sürecinde Gelişmekte Olan Ülke Ekonomilerinde Ortaya Çıkan Yönelim ve Tepkiler”, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 7(1), ss. 115-131.
EARGED MEB 21. Yüzyıl öğrenci profili
Junior Achievement İnternational (JA)
KARADENİZ, E.E., (2010). “Entrepreneurship in Turkey”, GEM 2010 Turkey Report.
Fidan, N. ve Erden, M. (1991). Eğitime Giriş, Ankara: Feryal Matbaacılık
Erdoğan, İ. (2006). Eğitime Yeni Yönelimler, Demirel, Özcan ve Z. Kaya (Ed.) Öğretmenlik Mesleğine Giriş, Ankara: Pegem A. Yayıncılık.
OECD (2005). Education at a Glance, OECD indicators 2005.
Yazan: MERT KAYA
DIĞER HABERLER
-
Hayatın kısır döngüsünden kurtulmak.
30 Mayıs 2024, 12:09 -
İşletmelerin Kazançları Neden Düşüyor.
30 Mayıs 2024, 12:00 -
Para üretmenin 10 yolu
30 Mayıs 2024, 11:54 -
Ticaret Yapmak İstiyorum diyenler.
30 Mayıs 2024, 11:49 -
Türkiye Kökenli Markalar ve Avrupa Gıda Sektörü!
23 Mayıs 2024, 21:46 -
KATKI DERNEĞİ ALMANYA'DA ITCS Darmstadt BT İş Fuarına katıldı.
06 Mayıs 2024, 09:00 -
Edirne'nin Turizm Elçisi ve Ciğerci Esnafı Bahri Dinar Vefat Etti
19 Nisan 2024, 14:19 -
Türk Polis Teşkilatının 179. Yıldönümü Dolayısıyla Katkı Derneği Başkanı Ümit Aksu, Dalaman İlçe Emniyet Müdürü Raşit Tosun'u Ziyaret Etti
11 Nisan 2024, 18:39 -
DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAKİ SEVGİLİLER İÇİN 70 MİLYON TÜRK ÇİÇEĞİ
12 Şubat 2024, 03:43 -
İthalatta ilk 20 ülke arasında yer alan Türkiye'nin ihracatı beklenen düzeye ulaşamadı.
06 Aralık 2023, 17:23